16 Eylül 2015 Çarşamba

Derin

İnsan; elde edemediğinin delisi, elde ettiğinin ise nankörü olurmuş. Bunu bilmekten daha acı veren şey de hayatında bu sözün yansımalarını görmekmiş aslında. Gerçek nedir göremez bazen insan, sanki kör olmuştur, kaybolmuştur hayallerinde. Uykudadır bir nevi. Her şey toz pembedir orada, hep mutlu, her zaman iyi, ve kusursuz.. Oysa uyanıp kendine geldiğinde, gerçeklerin ne denli ağır ve karşı konulmaz olduğunu fark ettiğinde, hayallerini sanki hiç kurmamış, ideallerinden neredeyse tam anlamıyla vazgeçmiş bir halde bulur kendini. Halbuki ne de güzel yaşanmıştır uykudayken her şey, tam da istediği gibi. Ne bir eksik ne bir fazla.. Uyandığında büyük bir pişmanlıkla gördüğü şey ise, ümit bağladığı her bir kişiyi, her bir sebebi tek tek yitirmiş olduğudur. Düşünürken dahi yorulmaya başlar sonra, bunca boşa sevindiğine mi, akılsızlık ettiğine mi kızmalıdır, yoksa çözüm aramaya mı başlamalıdır, bilemez. Çaresizce çırpınmaya başlar, halbuki sesini duyacağını düşündüğü herkes çoktan onu yarı yolda bırakıp gitmiştir. İşte o zaman anlar insan, bunca aciz, yalnız olduğunu ve beklememesi gerektiğini, kimseden, hiçbir şeyi.. İşte o zaman bir başına, kendi ayakları üzerinde durmayı ve asla hayal kurmaması gerektiğini öğrenir, acı bir şekilde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder