3 Şubat 2016 Çarşamba

Dost Dediğin

Öyle şeyler yaşar ki insan bazen, yaşadıklarını hatırlatacak herhangi birşeyi yapmaya dahi cesaret edemez. Korku dedikleri bu sanırım. Hatırlamaktan, hatırlatmaktan korkmak. Ben de yazamadım uzunca bir süre, korktum hep. Sanki elime aldıkça kalemim, yazmak istediklerimi değil de hatırlamaktan uzaklaşmaya çalıştığım herşeyi döküverecek kağıdıma zannederdim. Korktum. Alamadım elime kalemimi. Bakmaya dahi çekindim kağıdımın beyazına. Masanın üzerine dökülen bir şişe mürekkep gibi her yeri mahvedecek zannettim anılarım. Halbuki yüzleşmedikçe düzelmiyormuş hiçbir şey. Geç de olsa farkettim. Senin sayende. Yaz dedin bana, dostun o kalem senin dedin. Harika şeyler başarabilirsin onunla dedin. Yaz, çiz, içinden gelen herşeyi dök, dedin hep. Dök ki öğren anılarınla nasıl yüzleşeceğini. Yaz ki gör neler biriktirdiğini içinde, neleri sakladığını yıllarca. Yaz, sonsuz sevgini, paylaştıkça artan mutluluğunu, ve seni gözyaşlarına boğan o hüznünü. Paylaştıkça düzelir herşey, sen göstermezsen kimse bilmez neler sakladığını yüreğinde. Değer vermeyi bilmez insanoğlu. Sen kendi değerlerini paylaşmazsan, seni de değersiz sanarlar. Ve şunu unutma, gerek hüzün, gerek mutluluk, gerekse sevgi, belki de aşk, hissettiğin duygu her ne olursa olsun paylaş.

Paylaş,

Çünkü paylaştıkça güzelleşir herşey.

*Bu yazıyı, bana, karakalem başta olmak üzere ilgi duyduğum tüm resim sanatlarını, şiir ve yazı yazmayı, ve müziğe duyduğum ilgiyi tekrar hatırlatıp bana sahip olduğum yetenekler doğrultusunda yol gösteren çok sevdiğim biricik dostum, yol arkadaşım, en değerlim A.K.'ya ithaf ediyorum.
İyi ki varsın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder