Dost Dediğin
Öyle şeyler yaşar
ki insan bazen, yaşadıklarını hatırlatacak herhangi birşeyi yapmaya dahi cesaret edemez. Korku dedikleri bu sanırım. Hatırlamaktan, hatırlatmaktan
korkmak. Ben de yazamadım uzunca bir süre, korktum hep. Sanki elime aldıkça
kalemim, yazmak istediklerimi değil de hatırlamaktan uzaklaşmaya çalıştığım
herşeyi döküverecek kağıdıma zannederdim. Korktum. Alamadım elime kalemimi.
Bakmaya dahi çekindim kağıdımın beyazına. Masanın üzerine dökülen bir şişe
mürekkep gibi her yeri mahvedecek zannettim anılarım. Halbuki yüzleşmedikçe
düzelmiyormuş hiçbir şey. Geç de olsa farkettim. Senin sayende. Yaz dedin bana,
dostun o kalem senin dedin. Harika şeyler başarabilirsin onunla dedin. Yaz,
çiz, içinden gelen herşeyi dök, dedin hep. Dök ki öğren anılarınla nasıl
yüzleşeceğini. Yaz ki gör neler biriktirdiğini içinde, neleri sakladığını yıllarca.
Yaz, sonsuz sevgini, paylaştıkça artan mutluluğunu, ve seni gözyaşlarına boğan
o hüznünü. Paylaştıkça düzelir herşey, sen göstermezsen kimse bilmez neler
sakladığını yüreğinde. Değer vermeyi bilmez insanoğlu. Sen kendi değerlerini
paylaşmazsan, seni de değersiz sanarlar. Ve şunu unutma, gerek hüzün, gerek
mutluluk, gerekse sevgi, belki de aşk, hissettiğin duygu her ne olursa olsun
paylaş.
Paylaş,
Çünkü paylaştıkça
güzelleşir herşey.
*Bu yazıyı, bana, karakalem başta olmak üzere ilgi duyduğum
tüm resim sanatlarını, şiir ve yazı yazmayı, ve müziğe duyduğum ilgiyi tekrar
hatırlatıp bana sahip olduğum yetenekler doğrultusunda yol gösteren çok
sevdiğim biricik dostum, yol arkadaşım, en değerlim A.K.'ya ithaf
ediyorum.
İyi ki varsın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder